Madde bugün
sadece günümüzün değil, geçmişin hatta çokta geçmişin merak uyandıran
konularından biriydi. Empedocles, Aristoteles gibi düşünürler varlığın ateş, hava,
su, toprak olmak üzerine değişmez dört ana maddeden oluştuğunu söylerken,
Harekleitos “ana varlık ateştir” demiştir. Democritos ise maddelerin gözle
görülemeyecek kadar küçük olan bölünemeyen atomlardan oluştuğunu ileri
sürmüştü.
Aradan geçen
yüzyıllar içerisinde bilimde deneye dayalı araştırmalar atomun varlığını
destekler nitelikteydi. Onunla ilgili John Dalton, J.J. Thomson, E.Rutherford,
N. Bohr gibi bilim insanları isimlerini tarihe yazdıran çalışmalar yaptı.
Elbetteki bu çalışmalarda eksik ve düzetilmesi gereken yerler çoktu, fakat onlar
hem kendi zamanlarındaki hem de kendilerinden sonraki bilim insanlarına ışık
tutmuşlardı. Bilim zaten böyle bir niteliktedir. Bilgiler elde edildiği gibi
ebediyen kalmaz. Yeni veriler elde edildikçe, yanlış bilgiler ayıklanır,
eksikler düzeltilir ve bu bilimin ilerlemesini sağlar.
Bohr, günümüzdeki
modern atom teorisine yakın bir model öne sürmüştü. Fakat onun enerji seviyeleri
ile ilgili açıklamaları çok elektronlu atomları açıklamada yetersiz kalıyordu.
Ancak
ardından Louis de-Broglie, Heisenberg ve Schrödinger gibi bilim adamlarının
yaptığı çalışmalar modern atom teorisinin gelişmesine büyük katkıda bulundu. Broglie,
maddenin küçük taneciklerinin bazen tanecik bazen dalga özelliği gösterebildiği
tezini ortaya koydu (Ancak ikisi de aynı anda değil) (1924).
Heisenberg
1920’li yıllarda atomdan küçük taneciklerin davranışını inceleyerek,
belirsizlik ilkesini ortaya attı : “Bir taneciğin nerede olduğu kesin olarak
biliniyorsa aynı anda taneciğin nereden geldiği veya nereye gittiğini kesin
olarak bilemeyiz. Benzer şekilde taneciğin nasıl hareket ettiğini biliyorsak
onun yerini kesin olarak bilemeyiz”. Yani bir elektronun yerini ve hızını aynı
anda belirleyemeyiz. Bunu yapabilmek için taneciği görmek gereklidir. Taneciğin
görülmesi için gönderilen ışık dalgası da elektronun yerini ve hızını
değiştirir. Bu nedenle de atomda elektronların çekirdek etrafında belirli
dairesel yörüngeler de döndüğü söylenemez.
Son desteği
de Heisenberg’in çalışmalarını destekler nitelikte Avustralyalı fizikçi Erwin
Schrödinger yapacaktı. Onun açıklamalarına göre: “Atom içindeki elektronların
doğru konumundan söz etmek mümkün değildir. Ancak elektronların bulunma
ihtimallerinin yüksek olduğu yerler tespit edilebilir.”
Nobel
ödüllü İngiliz fizikçi Sör James Chadwick’in
1932'de nötronun
yapısını keşfetmesi ile de artık modern atom teorisi oluşturulmaya hazırdı.
Modern atom
teorine geldiğimizde artık günümüzde atomun bölünebileceğini, atomun maddenin en
küçük yapı taşı değil de, kimyasal bir elementin bütün özelliklerini taşıyan en
küçük yapı taşı olduğunu biliyoruz. Atom taneciklerinden pozitif yüklü proton ve
yüksüz nötron birlikte atomun merkezinde yani çekirdekte bulunmaktadır.
Bulundukları bu yer atomun o kadar küçük bir yerini işgal eder ki, bir futbol
sahasının ortasında duran küçük bir bilye gibidir.
Elektronlar
ise atomdaki çok hızlı taneciklerdir. Proton ve nötronun kütleleri birbirine
yakınken, elektronun kütlesi o kadar küçüktür ki atomun kütlesini hesaplamada bile
ihmal edilir. Ancak atomun çekirdek dışında kalan bütün hacmi elektronların
faaliyet sahasıdır. Bunun için diyebiliriz ki elektronlar atomun hacmini
oluşturan taneciklerdir.
Peki nerede
bulunur bu elektronlar ? Kesin yerlerini tespit etmek mümkün değildir. Ancak
dediğimiz gibi bulunma olasılığı olan yer tespit edilebilir. O da şöyledir ki
Shörödinger’e göre hidrojen atomunun elektronu çekirdekten sonsuz uzaklıkta
bulunabilirler. Elektronun bulunma olasılığının yüksek olduğu yerler ise
elektron bulutu adını alır.
Modern atom
teorisine göre atom içinde elektronların davranışını belirlemek için sayı ve
semboller kullanılır. Elektronun durumunu açıklayan bu sayılara kuantum sayıları denilir.
Kuantum sayıları ;
- Baş kuantum sayısı (n),
- Orbital (yörüngesel) kuantum sayısı (l),
- Manyetik kuantum sayısı (ml),
- Spin manyetik kuantum sayısı (ms)
Bu basamaklar sırayla takip
edildiğinde ise bir atomun elektronun bulunma olasılığının en fazla olduğu yer
yani orbitaller tespit edilebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.